18.01.2010

SUÇ GELİRLERİNİN AKLANMASININ EKONOMİK VE SOSYAL SONUÇLARI

Suç gelirlerini aklamanın ve terörün finansmanının etkileri şunlardır:
1. Artan Suç ve Yozlaşma:

Başarılı suç gelirlerini aklama işlemleri suç teşkil eden fiillerin karlı yönlerini artırır. Bir ülkenin suç gelirlerini aklama cenneti olarak görülmesi halinde, söz konusu ülke bu suçu işleyecek kişileri çekecektir. Tipik olarak, suç gelirlerini aklama ve terörün finansmanı cennetlerinde şunlar bulunur:

a. Suç gelirlerini aklama için sınırlı sayıda öncül suçlar

b. Suç gelirlerini aklama yasaları ve düzenlemeleri kapsamında kısıtlı sayıda kuruluşun tanımlanmış olması,

c. Yasaların tam tatbik edilmemesi, zayıf cezalar, suç gelirlerini aklama ile ilgili varlıkların müsaderesini veya dondurulmasını zorlaştıran hükümler.

Suç gelirlerini aklamanın yaygınlaşması halinde, daha fazla yozlaşma görülecektir, zira suçlular devlet dairelerine, avukatlara ve finansal veya finansal olmayan kuruluşların çalışanlarına rüşvet teklif edecek ve böylece kendi pis işlerine devam edebileceklerdir.

2. Yasal Özel Sektörün Çökertilmesi:

Suç gelirlerini aklamanın en ciddi mikroekonomik etkilerinden biri özel sektörde hissedilir. Suç gelirlerini aklayıcıların yasal görünen paravan şirketleri veya yasal görünen ve yasal ticarete iştigal ediyor görünen fakat aslında suçlular tarafından kontrol edilen işyerlerini kullandıkları ve yasadışı fiillerle elde ettikleri kazancı yasal paralarla karıştırdıkları ve yolsuz biçimde kazanılmış kazancı gizledikleri bilinmektedir.

Bu paravan şirketler önemli miktarda yasadışı fona erişebilir, bu da paravan şirket ürün ve hizmetlerinin piyasa değerlerinin çok altında sübvanse edilmesini sağlar. Böylece, paravan şirketler mali piyasalardan sermaye fonları çeken yasal firmalar üzerinde rekabet avantajı elde ederler. Bu durum, yasal şirketlerin paravan şirketler ile rekabet etmesini zor ve hatta imkansız hale getirir. Açık bir biçimde, bu suçlu kuruluşların yönetim ilkeleri yasal ticaretin geleneksel serbest piyasa ilkeleri ile uyumlu değildir, sonuç olarak olumsuz makroekonomik etkiler ortaya çıkar.

Son olarak, paravan şirketlerin ve yasal şirketlerdeki diğer yatırımların kullanılması yoluyla, elde edilen suç gelirlerini aklamadan elde edilen kazanç, bazı ülkelerin ekonomisinde rol oynayan endüstri veya sektörlerin tamamıyla kontrol altına alınmasında kullanılabilir. Bu durum, varlık ve emtia bedellerindeki yapay bozulmalardan ortaya çıkan yanlış kaynak tahsisi nedeniyle parasal ve ekonomik dengesizlik potansiyelini artırır. Bu aynı zamanda vergilendirmeden kaçınmak için bir araç sunar, böylece ülkenin gelir elde etmesini önler.

3. Finansal Kuruluşların Zayıflaması:

Suç gelirlerini aklama ve terörün finansmanı ülkenin mali sektörünün sağlamlığına zarar verebilir. Özel bankaların ve menkul kıymet firmaları ve sigorta şirketleri gibi diğer finansal kuruluşların stabilitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Gerçekten de, suç teşkil eden fiil, ilk internet bankası olan European Union Bank’ın iflası gibi tüm dünyada bir takım bankaların iflası ile bağlantılı olmuştur. Dahası, BCCI’daki dolandırıcılık ve suç geliri aklama skandalı ve bir alt kuruluştaki bir borsa simsarı tarafından gerçekleştirilen riskli türev planının ortaya çıkmasıyla 1995’de Barings Bank’ın batışı gibi 1990’larda yaşanan bazı mali krizler önemli suç veya dolandırıcılık bileşenleri içermiştir.

Suç yoluyla elde edilen kazanca itibar eden finansal kuruluşlar aktiflerini, pasiflerini ve operasyonlarını yeterli ölçüde yönetmede fazladan zorluklarla karşılaşmaktadırlar.

Suç gelirlerini aklamanın ters sonuçları genel olarak itibarla ilgili, operasyonel, yasal ve konsantrasyon riskleri olarak açıklanmaktadır. Bunlar birbiri ile ilişkilidir ve her biri finansal bir sonuçtur:

- Karlı ticaretin kaybedilmesi;

- Fonların geri çekilmesi yoluyla likidite problemleri;

- Muhabir bankacılık ilişkilerinin sona ermesi;

- Araştırma maliyetleri ve cezalar;

- Varlıklara el koyulması;

- Kredi kayıpları;

- Finansal kuruluşların hisse senedi değerinde düşüş.

İtibar riski, bir bankanın iş uygulamaları ve ilişkileri ile ilgili olumsuz şöhretinin doğru olsa da olmasa da kuruluşun kamu dürüstlüğüne duyulan güvene zarar vereceği yönündeki potansiyel risktir. Kredi alanlar, mudiler ve yatırımcılar, kuruluşu kapsayan suç gelirlerini aklama skandalı nedeniyle kuruluşla iş yapmaya son verebilir. Yüksek kalitede kredi alıcılarının olmaması kar getiren kredileri azaltır ve tüm kredi portföyü riskini artırır. Mudiler fonlarını geri çekebilirler. Dahası, bir bankaya suç gelirlerini aklayıcılar tarafından mevduat olarak yatırılan fonlara kararlı finansman kaynağı olarak güvenilemez. Büyük meblağlarda aklanan fonlar, genellikle elektronik transfer veya devlet tarafından el koymalar yoluyla finansal kuruluştan beklenmedik biçimde geri çekilebilir ve bu da olası likidite sorunlarına yol açabilir.

Operasyonel risk, yetersiz veya başarısız iç süreçler, insanlar ve sistemler veya dış olaylardan kaynaklanan kayıp potansiyelidir. Bu kayıplar, kuruluşların azalan, sonlandırılmış veya artan bankalar arası veya muhabir
bankacılık hizmetleri maliyetlerine maruz kalması durumunda ortaya çıkar. Artan kredi alma veya finansman maliyetleri de bu kayıplara dahil edilebilir.

Yasal risk, bir kuruluş için kayıplar veya artan giderler doğuran ve hatta söz konusu kuruluşun kapanmasına neden olan davalar, olumsuz kararlar, tatbik edilemez sözleşmeler, cezalar ve para cezalarının vuku bulma ihtimalidir. Suç gelirlerini aklama, suç gelirlerini aklama sürecinin hemen hemen tüm yönlerinde suçlular içerir. Sonuç itibariyle, yasal müşteriler de mali suçun kurbanı olabilir, para kaybedebilir ve kuruluşa karşı paralarının geri ödenmesi için dava açabilir. Bankacılık veya diğer kanun yaptırım daireleri tarafından, maliyetlerin artması, para cezaları ve diğer cezalar ile neticelenen soruşturmalar yürütülebilir. Aynı zamanda, bazı sözleşmeler suçlu müşteri tarafından gerçekleştirilen dolandırıcılık nedeniyle tatbik edilemeyebilir.

Konsantrasyon riski, tek bir borçludan kaynaklı olarak çok fazla kredi riski oluşmasıyla ortaya çıkan kayıp potansiyelidir. Düzenlemeler genellikle bankanın tek bir borçlu veya bir grup ilgili borçlular tarafından riske maruz kalmasını kısıtlar. Belirli bir müşteri hakkında veya müşterinin arkasındaki kişi veya müşterinin diğer borçlularla ne gibi bir ilişki içerisinde olduğu hakkında bilgi olmaması bankayı bu açıdan riske sokabilir. Bu durum özellikle ilgili karşı tarafların, bağlı borçluların ve geri ödeme için ortak bir gelir ve varlık kaynağının bulunduğu durumlarda söz konusudur. Kredi zararları tabi ki aynı zamanda tatbik edilemez sözleşmelerin ve hayali kişilerle yapılan sözleşmelerin bir sonucudur.

Bu sebeple, Basel Bankacılık Denetleme Kurulu üyelerinin banka sistemlerinin suç gelirlerinin aklanması maksadıyla suç teşkil edecek biçimde kullanılmasının önlenmesi hakkında 2001 Bankalar İçin Müşteri Durum Tespiti Dokümanı gibi bir takım beyanatları yayınlamıştır.

4. Ekonomi politikası ile ilgili kararların kontrolünün kaybedilmesi veya bu kararlardaki hatalardan kaynaklanan kayıp:

Suç gelirlerini aklama süreci ile ilintili büyük meblağlardaki paralar nedeniyle, bazı gelişmekte olan piyasa ekonomisine sahip ülkelerde devlet bütçeleri bu yasadışı kazançların yanında küçük kalabilir ve sonuç olarak devletler tarafından ekonomi politikasının kontrolü kaybedilebilir veya suç gelirlerinin aklanmasından doğan makroekonomik istatistiklerdeki ölçüm hatalarından dolayı politikalarda hatalar yapılabilir.

Suç gelirlerinin aklanması, aklayıcıların paralarını getiri oranlarının yüksek olduğu piyasalar yerine ödeme planlarının tespitinin daha az muhtemel olduğu piyasalara yatırması sonucunda, para birimlerinin değerlerini ve faiz oranlarını ters yönde etkileyebilir. Tahmin edilemeyen sınır ötesi para transferleri nedeniyle döviz kurlarında ve faiz oranlarında kararsızlık da görülebilir.

 Para talebinin suç gelirlerinin aklanması dolayısıyla ülkeler arasında geçiş yapması ve sonuç olarak yanıltıcı parasal veriler doğurması ölçüsünde, özellikle dolar ekonomilerinde para yekunlarının izlenmesi daha belirsiz bir hal alacağı için döviz kuru ve faiz oranı kararsızlığı açısından ters sonuçlar doğuracaktır. Ayrıca varlık ve emtia bedellerindeki yapay bozulmalardan dolayı yanlış kaynak tahsisi nedeniyle suç gelirlerinin aklanması parasal istikrarsızlık tehdidini artırabilir.

5. Ekonomik Bozulma ve İstikrarsızlık:

Suç geliri aklayıcıları, yatırımlarından kar üretmeye değil daha ziyade kazançlarını korumaya ve fonlarının kirli kaynaklarını gizlemeye ilgi gösterirler. Bu nedenle, paralarını fonların bulunduğu ülkede ekonomik açıdan faydalı olmayan faaliyetlere “yatırırlar”. Dahası, ekonomi büyüme de bu durumdan, suç gelirlerini aklama ve mali suçun, fonları sağlam yatırımlardan kazançlarını gizleyen düşük kalitede yatırımlara yönlendirmesi sebebiyle zarar görebilir.

Bazı ülkelerde, inşaat ve oteller gibi tüm endüstriler fiili talebe dayalı olarak değil suç geliri aklayıcılarının kısa vadeli çıkarlarına dayalı olarak finanse edilmişlerdir. Bu endüstriler suç geliri aklayıcılara artık uygun gelmediğinde, bunları terk ederler ve bu sektörlerin çökmesine ve bu kayıpları karşılamaya gücü yetmeyen ekonomilerde yüksek zararlara neden olurlar.

6. Vergi Geliri Kaybı:

Yasadışı faaliyetin temel biçimlerinden olan vergi kaçırma, belki de en açık makroekonomik etkiye sahip biçimdir. Suç gelirlerini aklama devletin vergi gelirini azaltır ve bu nedenle dürüst vergi mükelleflerine dolaylı olarak zarar verir. Aynı zamanda devletin vergi tahsilatını daha güç hale getirir. Bu gelir kaybı, suç yoluyla elde edilen vergilendirilmemiş kazancın bu şekilde değil de yasal yollardan elde edilmiş kazanç olması durumu ile mukayese edildiğinde genellikle daha yüksek vergi oranlarına neden olur.

Birçok ülkede ekonomik zorlukların merkezinde bütçe açığı yatar ve bunu düzeltmenin yolu öncelikle en ekonomik istikrar programlarına odaklanmaktır. Uluslararası Para Fonu üye devletlerin vergi tahsilat güçlerini artırma yönünde bazı çalışmalar yürütmüştür. Küçük iş sektörü vergi kaçırmanın önemli bir bağlantı noktası olsa da, bu sektör aynı zamanda ekonomik büyümeyi teşvik eder. Bu nedenle ekonomik gelişmenin görece ilk aşamalarında olan birçok ülkenin özellikle vergi kaçırmaya ve bununla bağlantılı suç gelirlerini aklamaya eğilimli olması muhtemeldir.

a. Özelleştirme Çabalarının Riskleri: Suç gelirlerini aklama birçok ülkenin özelleştirme yoluyla ekonomilerinde reformlar yapma çabalarını tehdit eder. Suçlu organizasyonlar daha önceden devlete ait olan teşebbüslere talip yasal alıcılardan daha fazla fiyat teklifinde bulunabilirler. Dahası, özelleştirme girişimleri genellikle ekonomik açıdan faydalı iken, bunlar aynı zamanda bir suç gelirlerini aklama aracı olarak da rol

oynayabilir. Geçmişte, suçlular yasadışı kazançlarını ve dahası suç teşkil eden faaliyetlerini gizlemek için marinalar, tatil yerleri, kumarhaneler ve bankalar satın alabilmişlerdir.

b. Ülke İçin İtibar Riski: Suç gelirlerini aklama veya terörün finansmanı cenneti olarak ünlenmek, bir ülkedeki kalkınma ve ekonomik büyüme için olumsuz etkilere neden olabilir. Yabancı finansal kuruluşların, gerekli olan daha fazla incelemenin kendilerine fazladan maliyete neden olması nedeniyle işlemlerini suç gelirlerini aklama cennetlerindeki kuruluşlarla sınırlama kararı alabilmesi nedeniyle yasal küresel fırsatları azaltır.

Suç gelirlerini aklama cennetlerinde bulunan yasal işletmeler mülkiyet ve kontrol sistemlerinin fazladan incelemeye tabi tutulması nedeniyle dünya piyasalarına daha az erişime sahip olmaktan mustarip olabilirler (veya erişim elde etmek için daha fazla ödeme yapmaları gerekecektir). Bir ülkenin finansal itibarı zarar gördüğünde, bunu tekrar kazanmak çok zor olup, zamanında uygun suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi kontrolleri ile engellenebilecek bir problemi düzeltmek için önemli devlet kaynaklarının kullanılması gerekli olur.

Diğer etkiler, uluslararası organizasyonlar ve diğer ülkeler tarafından alınan spesifik karşı tedbirler ve devlet yardımı alma yeterliliğinde görülen azalmadır.

7. Sosyal Maliyetler:

Suç gelirlerini aklama ile bağlantılı önemli sosyal maliyetler ve riskler bulunur. Suç gelirlerini aklama, bir suçu işlemeye değer hale getiren bir süreçtir.Uyuşturucu kaçakçılarına, kaçakçılara ve diğer suçlulara operasyonlarını genişletme imkanı sunar. Bu, devletin ortaya çıkan ciddi sonuçlarla mücadele etmek için yasalarıdaha sıkı bir biçimde uygulama ve sağlık bakım giderlerini arttırma (örneğin, uyuşturucu bağımlıların tedavisi) ihtiyacı nedeniyle maliyetlerinin artmasına neden olur.

Suç gelirlerini aklamadan dolayı suçluların elde ettiği ekonomik gücün büyüklüğü, toplumun her elemanı üzerinde yıkıcı etkilere sahiptir. Hatta yasal devletlerin gayri resmi olarak ele geçirilmesine bile neden olabilir. Diğer olumsuz sosyoekonomik etkilerinin yanı sıra, suç gelirlerini aklama ekonomik gücü piyasalardan, devletten ve vatandaşlardan suçlulara aktarır.