9.02.2010

SUÇ GELİRİ AKLAMA YÖNTEMİ: BORSA SİMSARLARI-ARACILARI

Menkul kıymetler alanında suç geliri aklanması ile mücadele etmenin zorluğu genellikle bu sektörde paranın az kullanılıyor olmasıdır. Bu sektör, bilgisayar sinyalleri ve kağıtlarla işlemektedir. Bu sektör suç geliri aklanma sürecinde, para aklayıcılar nakitlerini diğer yollarla elden çıkardıktan sonra kullanılmaktadır. Endüstrinin suç geliri aklanmasına gittikçe daha fazla maruz kalan yönleri şunlardır:

■ Uluslararası tabiatı

■ Hızlı işlemleri

■ Anaparada önemli kayıp olmaksızın senetlerin kolaylıkla dönüştürülmesi

■ Birçok yetki bölgesinden, yetki bölgesine veya yetki bölgesi aracılığıyla elektronik transferlerin rutin biçimde kullanımı

■ Özel bankacılık gibi, müşteri fonlarının kaynağının göz ardı edilmesini teşvik eden rekabetçi, komisyona dayalı bir ortam

■ Menkul kıymetlerin temsilci veya yed-i emin olarak aracı firmaların elinde bulundurulması uygulaması, böylece gerçek lehdarların kimliliklerinin gizlenmesine izin verilmesi.

Menkul kıymetler sektörü yoluyla aklanan kirli para, hem sektör dışından hem de içinden yasadışı faaliyetlerle üretilebilir. Sektör dışından yasadışı faaliyetlerle elde edilen fonlar için, bu fonların kaynağını gizlemek veya engellemek (ayrıştırma) maksadıyla menkul kıymetler işlemleri veya yasal teşekküllerin oluşturulması yöntemleri kullanılabilir.

Örneğin zimmete geçirme, içeriden ticaret, menkul kıymetler dolandırıcılığı, piyasa manipülasyonu gibi menkul kıymetler piyasasının kendi içindeki yasadışı faaliyetlerde işlemler veya manipülasyonlar daha sonradan aklanması gereken yasadışı fonlar üretir. Her iki durumda da, menkul kıymetler sektörü para aklayana çifte avantaj imkanı sunar, yasadışı fonları aklamasına ve ilgili menkul kıymetler dolandırıcılığından ilave karlar elde etmesine olanak tanır.

Suç geliri aklanması menkul kıymetler endüstrisinde fonların trampası için değil sadece fonlara sahip olmak için kullanılan müşteri hesaplarında meydana gelebilir. Bu, suç gelirini aklayanlara daha sıkı suç geliri aklanması kontrollerine sahip olan bankacılık kanallarından uzak durma imkanı sunar. Diğer suç geliri aklanması göstergeleri, “wash trading” olarak bilinen işlemler veya denkleştirme işlemleridir. Bunlar, belirli menkul kıymetlerde alışları ve satışları eşleştirme girişlerinin oluşturulmasıdır, böylece işlem yapıldığı yanılsaması yaratılır.

Birden fazla hesap üzerinden karlar ve zararları denkleştirecek şekilde wash trading yapılması ve ortak olarak
kontrol edilmiyormuş gibi görünen hesaplar arasında pozisyonların aktarılması suç gelirinin aklandığının diğer göstergeleridir.

Örnek:
Josh uyuşturucu kaçakçılığı yoluyla elde ettiği para ile iki aracı firmada menkul kıymetler hesabı açar. Hesabın birinde Eurodollar vadeli işlem sözleşmesi için uzun süreli bir pozisyon alır ve diğer hesabında Eurodollar vadeli işlem sözleşmesi için kısa süreli bir pozisyon alır.

Piyasada ne olursa olsun, zararlar ve karlar birbirini dengelemektedir ve kar ettiğinde saygın bir aracı firmadan çek almaktadır. Perakende simsarları-aracıları endüstrinin en ön sıradaki savunmasıdır – ve en kırılgan erişim noktasıdır.

Müşteri tabanlarını geliştirmek ve varlık toplamak için sürekli yönetimin baskısı altındadırlar. Bir müşterinin hesabında ne kadar çok varlık varsa, o hesap komisyon kaynağı olarak o kadar zengindir; simsarlara da ücretleri buna istinaden ödenir.

Endüstri girişken ve başarılı kişiler için bir çekim noktasıdır. Beceri sahibi suç geliri aklayıcılar, ideal olarak deneyimsiz bir kayıtlı temsilci bulmak ve uzun süreli bir komisyon akışı vaat ederek bir dizi işlem düzenlemek isteyeceklerdir. Fakat aracı kurum yönetimleri ve uyum görevlileri deneyimsiz temsilcileri dikkatli bir biçimde izlerler. Diğer taraftan deneyimli simsarların mali açıdan daha sağlam oldukları ve şüpheli müşterileri kabul etme olasılıklarının daha az olduğu düşünülür. Fakat suç geliri aklayıcıları kar potansiyelinin olduğu her yerde iş yapacaklardır.

California’da Sterling Mali Yatırım Grubunda simsarlık yapan Walter MacCarron tarafından 2003 yılında kaleme alınan Suç Geliri Aklanması Alarmı başlıklı makaleden alıntı yapılmış bir örneğe göz atalım. Makale bölgesel bir aracı firmanın Kuzey California ofisi ile ilgilidir.

Gerçek Yaşamdan Örnek

Kendisinin ve bazı ortaklarının parasını içeren geniş bir portföyü yöneten varlıklı bir kişi aracı bir firmaya başvurur. Konu hakkındaki engin bilgisini gözler önüne serer ve kendisine deneyimli bir simsar tayin edilmesi talebinde bulunur. ABD Yabancı Varlık Kontrolü Hazinde Dairesi’nden veya dışarıdan başka bir kaynaktan terör veya narkotik bağlantısı ile ilgili olarak olumsuz bir rapor olmadığı için 25 yıllık deneyime sahip bir simsar tarafından kendisine düşük fiyatlı teknoloji hisselerinde işlem yapması için bir hesap açılır. Yönetim kırmızı bayrakları göz ardı eder.

Söz konusu kişi British Columbia, Vancouver’da (Kanada) yaşasa da, işlemlerin Cayman Adaları’ndaki bir banka hesabı yoluyla gerçekleştirilmesini istemektedir. Bu durum, normalde takaslarda sorun çıkması durumuna karşı hesapta büyük mevduatlar bırakma talebini gerektirir. Bir işlemin takas edilmesi veya ödemesinin yapılması, satın alınan hisseler için ödeme yapılması veya satılan hisselerin teslim edilmesi anlamına gelir. Bu genellikle

işlemden sonraki üçüncü iş gününde gerçekleştirilir. Bazı yatırımcılar işlemlerinin bankaları tarafından DVP esasına göre ele alınmasını isterler; bunun anlamı bankanın ödemeyi hisselerin kendisine teslim edildiği anda yapacak olmasıdır. Aracı firma – o anda kendisine mantıklı gelmiştir - Cayman’ın banka hesaplarının kaynaklarını gizlemedeki ününü göz önünde bulundurarak bu talebi kabul eder.

Suç geliri aklayıcının oyununun ikinci ayağı artık tamamlanmıştır. Bir dizi hesap açılır. Yönetim artık dikkatini yeni müşteriler ve yeni işler peşinde koşmaya verir. Darbeyi indirme zamanı gelmiştir. İlk işlem, hisse başına 0,50$ karşılığında tezgah üstü bir teknoloji hisse senedinden 400.000 hisse alımıdır. Hisseler Cayman bankasına teslim edilir ve ödemesi yapılır. O ana kadar her şey yolundadır.

Komisyon normalin üstündedir. Hilenin tohumları atılmıştır. Bir hafta sonra simsara aynı hisseden 800.000 adet daha alınması için talep edilmemiş başka bir talimat daha verilir; fiyat hala 0,50$’dır. Söz konusu hisse küçük bir “dalgalanma” gösterir; bunun anlamı işlem için hazır hisselerin sayısının görece düşük olması ve bu büyüklükte bir talimatın hisse fiyatını yükseltmiş olabileceğidir.

Gerçekten de hisse hızlı bir yükseliş yapar, günü 0,92$’dan kapatır. Simsar bundan gurur duyar, müşteri de son derece mutlu görünmektedir. Ancak ödeme tarihinde müşteri hisselerin ödemesini yapmaz. Gecikme için sudan bir mazeret üretir fakat simsarın güvenini yeniden tazeler. Bu esnada, hissenin fiyatı yeniden düşmeye başlar. Geciken ödeme için izin verilen toplam yedi günlük süre sona erdiğinde hisse fiyatı 0,50$’a düşer. Uyum görevlileri bir hafta önce alınan 400.000 hissenin muhtemelen aracı kurum 800.000 hisseyi satın aldığı anda satıldığını düşünürler.

Alış hisse fiyatını artırmış ve suç geliri aklayıcının zaten yasadışı olan para üzerinden yaklaşık 160.000$ kazanmasını sağlamıştır. Ancak aracı firma için Federal Reserve marj kuralları, ek süreler sona erdikten sonra hisselerin piyasada yeniden paraya dönüştürülmesini gerekli kılmaktadır. Bu kadar düşük hacimde işlem yapılan bir hisse için, 800.000 hissenin satışa çıkarılması fiyatı aşağı çekecektir, aracı firma zararının 350.000$ olacağını tahmin etmiştir. Bu gibi durumlarda aracı firmanın az seçeneği vardır.

Zararı karşılaması için kişisel simsara bakabilir. Genellikle, yönetimler ödeme güçlüğünden ve denetim incelemesinden kaçınmanın ve konuyu yorgan altı etmenin yollarını arar. Bu sefer, firma neyin kurtarılabileceğini görmek için FBI’ı çağırarak karşı savaş açmıştır. Fakat söz konusu “doldur ve boşalt” entrikaları – suç geliri aklayıcılarının hemen girip çıktıkları için “soğuk duş” adını verdikleri yöntem – menkul kıymetler endüstrisinde yaygın bir hal almış olup etkileyici maliyetler ortaya çıkarmakta ve daha iyi bir yerde çok daha iyi kullanılabilecek kaynakları saptırmaktadır.

SUÇ GELİRİ AKLAMA YÖNTEMİ: KONSANTRASYON HESAPLARI

Konsantrasyon hesapları genellikle aynı gün içerisinde bankadaki çoklu veya bireysel müşteri işlemlerinin işlenmesini ve tediyesini kolaylaştırmak için tesis edilmiş iç hesaplardır.

Bu hesaplar aynı zamanda özel kullanım, tanıtım, tediye, süspan, gün içi, sweep veya tahsilat hesapları olarak da bilinir.

Konsantrasyon hesapları sıklıkla özel bankacılık, trust ve saklama hesapları, fon transfercileri ve uluslararası şubelerle olan işlemleri kolaylaştırmak için kullanılır.

Örnek:
Peru eski Başkanı Alberto Fujimori’nin eski casusu ve sağ kolu Vladimiro Montesinos, New York Bankası’nda kendi adına açılmış ve Peru’nun istihbarat şefi olarak çalışırken rüşvet gönderdiği kişilere para aktarma için kullandığı bir “konsantrasyon hesabı” da dahil olmak üzere üzere en az iki hesabı bulunmaktaydı.

Müşterinin adı, işlem miktarı ve hesap numarası gibi müşteriyi tanımlayan bilgilerin finansal işlemden ayrılması durumunda konsantrasyon hesaplarında suç gelirlerini aklama riski ortaya çıkabilir. Ayrılma durumunda, denetleme yolu kaybedilir ve hesaplar kötüye kullanılabilir veya yanlış biçimde yönetilebilir.

Konsantrasyon hesabı kullanan bankaların bu hesapların operasyonlarını ve kayıtlarını kapsayan yeterli politikaları, prosedürleri ve süreçleri uygulaması gerekir.

Bu hesaplar için bir takım suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi uygulamalarına aşağıda verilmiştir.

■ Defteri kebir etiketleri üzerinde çift imza gerekliliği.

■ Konsantrasyon hesaplarına doğrudan müşteri erişiminin yasaklanması.

■ Müşterinin hesap özetlerindeki müşteri işlemlerinin tutulması.

■ Müşterinin konsantrasyon hesaplar hakkında bilgi sahibi olmasının veya çalışanlarını hesaplar yoluyla işlemler gerçekleştirmek için yönlendirmelerinin önlenmesi.

■ Uygun işlem ve müşteri tanımlama bilgileri tutulması.

■ İşlemlerden bağımsız bir kişi tarafından hesapların sık sık mutabakatı.

■ Tutarsızlıkların zamanında belirlenmesi sürecinin oturtulması.

■ Yinelenen müşteri adlarının tespiti.

SUÇ GELİRİ AKLAMA YÖNTEMİ: AKTARMALI MUHABİR HESAPLAR

Bazı muhabir ilişkilerinde, yabancı bankanın yerel müşterilerinin yabancı bankanın ABD muhabir hesabı aracılığıyla elektronik transferler, hesaptan para çekiş ve çek hesapları bulundurma dahil kendi işlemlerini gerçekleştirmesine izin verilir. Bu düzenlemelere aktarmalı muhabir hesaplar (AMH) adı verilir.

Bu hesaplar genellikle şahıslar, ticari işletmeler, finans şirketleri, döviz büroları ya da casas de cambio’lar ve hatta diğer yabancı bankalar gibi hemen hemen sayısız alt hesap sahibine sahiptirler. “Alt hesap sahiplerine” sunulan hizmetler ve AMH’lerin şartları yerel ve yabancı bankalar arasında imza altına alınan sözleşmede belirtilir.

Yabancı bankalar adına açılan AMH genellikle bankanın hesap numarası ve yabancı bankanın müşterisinin hesabı olan alt hesabı tespit etmek için kullanılan sayısal bir kod ile kodlanan çeklere sahiptir. Fakat bu durum her zaman geçerli değildir. Bazen, alt hesap sahiplerinin kimliği yerel bankaya açıklanmaz.

Yerel bankanın suç gelirlerini aklama savunmalarını tehdit edebilecek AMH ilişkisi unsurları şunları içerir:

■ Zayıf banka denetlemesi veya denetleme bulunmayan ve zayıf lisanslandırma yasaları bulunan offshore finansal hizmet sektörlerinde lisanslandırılmış yabancı kuruluşlarda olan AMH’ler

■ Yerel bankanın yabancı bankayı kendi müşterisi olarak ele aldığı ve yabancı bankanın müşterilerine Müşterini Tanı politikalarını ve prosedürlerini uygulamadığı AMH düzenlemeleri,

■ Alt hesap sahiplerinin para yatırma ve çekme imtiyazlarına sahip olduğu AMH düzenlemeleri

■ Yabancı bankanın denetlemeye tabi tutulmaksızın bir şube olarak aynı hizmetleri sunmasına izin verebilecek, yabancı bankanın bir bağlı kuruluşu, temsilcisi veya diğer yerel ofisleri ile bağlantılı olarak kullanılan AMH’ler.

Örnek:
Birçok uzman tarafından vergi ve suç gelirlerini aklama cenneti olarak kabul edilen Vanuatu Güney Pasifik adası tarafından lisanslandırılmış bir banka olan Lombard Bankası Miami’de American Express Bank’ta bir aktarmalı muhabir hesap (AMH) açtı. Vanuatu bankası Orta Amerikalı müşterilerine American Express Bank International’da bulunan aktarmalı muhabir hesabı yoluyla hemen hemen tüm bankacılık hizmetlerini arz etti.

Müşterilere, Lombard’ın aktarmalı muhabir  hesabına para yatırabilecekleri/çekebilecekleri çek defterleri verildi. Lombard’a hesap üzerinde birden fazla yetkili imzaya sahip olması izni verildi. Lombard müşterilerinin AEBI ile hiç bir ilişkisi olmadı. Alt hesap sahipleri dört Orta Amerika ülkesindeki Lombard temsilcilerine nakit mevduatlar getirebileceklerdi.

Lombard kuryeleri nakdi, AEBI’de bulunan aktarmalı muhabir hesaba yatırılmak üzere Miami şubeleri olan Lombard Credit Corportation’a taşıyacaklardı. Lombard müşterileri aynı zamanda AEBI ile aynı binada bulunan Miami’deki Lombard ofisine de nakit getiriyorlardı. Bu nakit de AEB’deki aktarmalı muhabir hesaba yatırıldı.

Haziran 1993’e kadar iki yıl boyunca, Lombard’ın Miami şubesi tarafından 104 defada 200,000 $ nakit alındı. Bu sınırlı sonuçlara sahip küçük örnek, aktarmalı hesaplarda gizli olan tehlikeler hakkında bankacılara bir uyarı olarak kullanılabilir.

SUÇ GELİRİ AKLAMA YÖNTEMİ: ÖZEL BANKACILIK

Özel bankacılık suç gelirlerini aklama alanında yan bir konu değildir. Özel bankacılık geçtiğimiz yıllarda hemen hemen tüm suç gelirlerini aklama durumlarında su yüzüne çıkan son derece kazançlı, rekabetçi ve dünya çapında bir endüstridir. 90’ların başında özel bankacılık, eski Meksika Devlet Başkanı Carlos Salinas’ın kardeşi Raul Salinas’a ait yolsuz biçimde elde edildiği iddia edilen yüzlerce milyon dolarlık para hareketini çevreleyen skandal neticesinde istenmeyen bir üne kavuşmuştur.

Serveti büyük ölçüde Citibank’in Mexico City, New York, Londra ve Cenevre’de çalıştırdığı özel bankacılar tarafından işletilmiştir. Özel bankacılık, genellikle “yönetim altındaki varlıklara” dayalı ücretlerle zengin müşterilere son derece kişisel ve gizli ürünler ve hizmetler sunmaktadır. Özel bankacılık genellikle bir bankanın diğer kısımlarından yarı özerk olarak işler ve gizlilik ve kişisel hizmetler arayan varlıklı müşterilere hizmet sunar.

Başlıca müşterilerini oluşturan yüksek net varlıklı kişiler için çalışan özel bankacılar arasındaki şiddetli rekabet tüm dünyada devletlerin sıkı kontrollerinin merkezinde yer alır. Rekabet, yeni müşteriler elde etmek, yönetimleri altındaki varlıkları artırmak ve organizasyonlarının net gelir yüzdesini artırmak açısından ilişki müdürleri ve pazarlama memurları üzerindeki baskıları artırmaktadır. Ayrıca, özel bankacılıkta çoğu “ilişki müdürüne” ödenen cüretler büyük ölçüde kuruluşlarına getirdikleri “yönetim altındaki varlıklara” dayanmaktadır.

ABD’deki American Express Bank International örneğinde, AEBI tarafından istihdam edilen iki özel bankacı suç gelirlerini aklama nedeniyle mahkum edildi. Bu kişiler alanın rekabetçi tabiatından, ücretlendirme yönteminden ve “uluslararası bankacılar üzerindeki yeni müşteri edinme ve sadece üretebilen kişilerin mesleki ve parasal başarı elde edebilmesi baskısından” bahsetmişlerdir.

Bu faktörler özel bankacılığın suç gelirlerinin aklanmasına karşı hassasiyetine katkıda bulunabilir:

■ Fark edilen yüksek karlılık ve yoğun rekabet

■ Özel bankacılıkla bağlantılı yüksek gizlilik seviyesi

■ İlişki müdürleri ve müşterileri arasında gelişen yakın güven ilişkisi.

■ İlişki müdürleri için komisyona dayalı ücretlendirme.

Genellikle özel bankacılık müşterileri, mukim olmayan yabancılardır. Bu kişilerin varlıkları, gizlilik cennetlerinde sıklıkla yerel bankalar tarafından kurulan şirketlerin adına tutuldukları deniz aşırı ülkelere aktarılır. Geçtiğimiz yıllarda birçok yüksek profilli suç gelirlerini aklama örneğinin unsuru olmuş olan özel yatırım şirketleri (ÖYŞ’ler) mükemmel suç gelirlerini aklama araçlarıdır. ÖYŞ’ler, varlıkları ellerinde tutmak için özel banka müşterileri ve offshore ülkelerdeki diğer kişiler tarafından kurulan şirketlerdir.

Müşterilerin gizliliğini korumak ve çeşitli vergi ve trust ile ilgili sebeplerden dolayı oluşturulan “tabela şirketlerdir”. ÖYŞ’lerin genellikle kurulduğu offshore cennetlerin gizlilik yasaları şirketlerin nihai faydalanıcılarının kimliğini gizler.

Birçok özel banka, müşterileri için genellikle offshore gizlilik cennetinde bağlı bir trust şirketi şeklinde ÖYŞ’ler kurarlar.Özel bankacılıktaki diğer bir tehlikeli alan birçok finansal kuruluş tarafından içten biçimde hoş karşılanan yozlaşmış “Siyasi Nüfuz Sahibi Kişiler”(PEP) dir.

Örnekler (PEP): Siyasi Nüfuz Sahibi Kişiler

■ Meksika’nın Quintana Roo eyaletinin yozlaşmış valisi Mario Villanueva, ABD Uyuşturucu Takip Dairesi’ne (DEA) göre ABD’ye 200 ton kokain kaçakçılığı yapmış ve DEA’nın beyanatına göre Meksikalı uyuşturucu kaçakçılarından aldığı rüşvetlerle kazandığı 20 milyon ABD Doları kadar parayı 2001 yılına kadar beş yıl boyunca New York City’de Lehman Brothers’da özel bankacılık hesaplarında tutmuştur.

■ Rigss Bank vakası, iki kıtada Şili’den Augusto Pinochet ve Ekvator Ginesi’ndenTeodoro Obiang Nguema dahil diktatörler için uzun yıllar boyunca Riggs Bank tarafından gerçekleştirilen yüzlerce milyon dolarlık bir işlemler ağını ortaya çıkarmıştır. Hesaplar, bankanın uzun yıllardır özel ürünü olan elçilik bankacılığı portföyünün bir kısmını teşkil etmiştir.

■ Eski Peru devlet başkanı Alberto Fujimori’nın sağ kolu Vladimiro Montesinos New York City’deki New York Bankası’nda uyuşturucu kaçakçılarından elde ettiği rüşvetlerin büyük kısmını yatırdığı hesaplara sahipti. American Express Bank International, Bank of America, Barclays ve New York’taki UBS AG gibi diğer kuruluşlarda da Montesinos’un kazançlarının bulunduğu hesaplar bulunmaktaydı.

■ Nikaragua’nın sırası ile eski devlet başkanı ve vergi komisyoncusu Arnoldo Aleman ve Byron Jerez’in Miami’de Terrabank N.A.’da hesapları bulunmaktaydı, bu hesaplar üzerinden rüşvet yoluyla elde ettikleri iddia edilen kazançlarla Güney Florida’da milyonlarca dolarlık mevduat sertifikaları ve lüks mülkler satın almışlardır.

■ ABD suç gelirlerini aklama suçlamalarıyla karşı karşıya olan Ukrayna’nın eski başbakanı Pavel Lazarenko, San Francisco’da Bank of America, Commercial Bank,Pacific Bank, WestAmerica Bank bankalarında ve Fleet Boston Robertson & Stephens, Hambrecht & Quist ve Merrill Lynch gibi menkul kıymet firmalarında hesaplara sahip olmuş, bu hesaplarda Ukrayna devletinin başbakanı olarak sızdırdığı milyonlarca doları saklamıştır.

■ Perulu bir subay olan ve ABD’de FBI tarafından Vladimiro Montesinos’un “en güvenilir rüşvetçisi/yalancı tanığı” olarak tanımlanan Albay Victor Venero Garrido rüşvet ve para sızdırma yoluyla elde ettiği 15 milyondan fazla parayı Miami’de bulunan Citibank ve California’da bulunan Northern Trust bankasındaki hesaplarında saklamıştır.

■ Meksika’nın eski başsavcı vekili olan uyuşturucu kaçakçılığı davalarından sorumlu Mario Ruiz Massieu’nun, 1990’ların ortalarında Houston’da bulunan Texas Commerce Bank’te bir özel bankacılık hesabı bulunmakta olup, bu hesabına 13 aylık bir dönem boyunca 9 milyon ABD doları tutarında uyuşturucu kaçakçılarından aldığı rüşvetleri yatırmıştır.

SUÇ GELİRİ AKLAMA YÖNTEMİ: KREDİ BİRLİKLERİ OLUŞTURULMASI

İngiltere’de bulunan Müşterek Suç Gelirlerini Aklama İcra Kurulu (Joint Money Laundering Steering Group - JMLSG) Kasım 2006 kılavuzunda, kredi birlikleri düşük suç gelirlerini aklanma riski gösterse de, bu birliklerin hala suç gelirlerinin aklanmasına ve terörün finansmanı planlarına karşı banka kardeşleri ile benzer açıklara sahip olduğunu belirtmiştir.

Olumlu taraftan bakıldığında, JMLSG raporuna göre, bankalarla ve diğer finansal kuruluşlar ile mukayese edildiğinde görece küçük boyutları, dolandırıcılar için yasadışı nakdin temizlenmesini daha zor hale getirmektedir, çünkü şüpheli faaliyetler daha hızlı bir biçimde bildirilmektedir. Ayrıca bu durum, kredi birliği çalışanlarının 15.000 € veya üzeri [yaklaşık 20.000 ABD Doları] işlemler için müşterilerinin kimliklerini saptaması ve hesap açılışında kimlik teyidi gibi İngiltere düzenlemelerine riayet etmesini daha kolay hale getirmektedir.

İngiltere’de bulunan lider finansal hizmet meslek odalarından biri olan ve 1990 yılından beri suç gelirlerinin aklanması kontrol kılavuzları yayınlamakta olan JMLSG, iki tip kredi birliği bulunduğunu belirtir: Versiyon 1 kredi birlikleri olarak adlandırılan birinci tip sadece temel tasarruflar ve kredi ürünleri sunar, Versiyon 2 olarak adlandırılan ikinci tip ise daha geniş çaplı finans hizmetleri sağlar.

Beklendiği üzere, raporda Versiyon 2’nin daha yüksek suç gelirlerini aklama riski taşıdığı belirtilmiştir, zira bunlar daha fazla müşteri içerme eğiliminde olup potansiyel suçlulara yasadışı kazançlarını gizlemek için daha çeşitli olası yollar sunmaktadırlar. Her iki tip de, suç gelirlerinin aklanması veya terörün finansmanı riskini artıran “yüksek nakit işlem seviyeleri” içermektedir.

Grup, diğer yüksek risk taşıyan işlemleri şu şekilde belirlemiştir: üçüncü şahıslara para transferleri, başka biri için nakit ödeme yapan üçüncü şahıslar ve bir hesap açılırken kimlik bilgisi verilmesindeki isteksizlik.

JMLSG kredi birliklerine çocukların hesaplarındaki olağandışı faaliyetleri dahi izlemelerini tavsiye etmiştir, çünkü kirli para aklayıcıları bu işlemlerin daha az dikkat çekeceğini düşünerek bu fonları yasadışı amaçlar için kullanmaya çalışıyor olabilmektedir.

Bu riskli operasyonlarla mücadele etmek için grup kredi birliklerine suç gelirlerinin aklanma riskini düşürmek için kullanılacak etkili yolların genel hatlarını belirten resmi ve yazılı politikalar oluşturmalarını tavsiye etmiştir.

Bu politikalar asgari olarak şunları içermelidir:

■ Müşterilere, ürünlere ve kuruluşun yerine özel dikkat göstererek kredi birliğine özgü riskleri tespit etmeye yönelik tedbirler.

■ Değerlendirilen risklerin yönetimi ve kontrolü için ana hatlar.

■ İç operasyonları izleme ve iyileştirme yöntemleri.

■ Riski ve bu kararların arkasındaki sebepleri önlemek için atılan adımların dokümantasyonu.

■ Kayıt tutma prosedürleri hakkında talimatlar.

Yazılı politikanın yanı sıra, grup aynı zamanda çalışanların potansiyel suç gelirlerinin aklanması işlemlerini nasıl fark edecekleri ve baş edecekleri hakkında eğitilmeleri, durum tespiti prosedürlerini öğrenmeleri ve suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi uyum görevlisinin sorumluluklarını bilmeleri gerektiğini belirtmiştir.

SUÇ GELİRİ AKLAMA YÖNTEMİ: GUGUK KUŞU YÖNTEMİ

Guguk kuşu yöntemi şu anlama gelir: suç gelirlerinin yurtdışından gerçek para veya ödeme bekleyen ve durumdan habersiz kişilerin hesapları aracılığı ile transfer edildiği, alternatif havale sistemleri ile ilişkilendirilen bir suç gelirlerini aklama biçimi.

Guguk kuşu yöntemi terimi ilk olarak İngiltere’deki soruşturmalarda ortaya çıkmıştır ve oradaki önemli suç gelirlerini aklama tekniklerinden biridir.

Guguk kuşu Avrupa’da yaşayan parazit bir kuşun adıdır, çünkü yumurtalarını diğer kuşların yuvalarına bırakır ve diğer kuşlar kuluçkaya yatarak yavruları büyütürler.

Geleneksel şirinler yöntemi ile guguk kuşu yöntemi arasındaki fark, guguk kuşu yönteminde kullanılan banka hesaplarının sahibi üçüncü şahıslar kirli paranın kendi hesaplarına yatırıldığından habersidir.

Yöntem şu şekilde işler:

Güney Asya’daki veya Orta Batı’daki alternatif havale sistemi operatörü Avrupa’ya özel veya ticari transferler satın alır. FATF’a göre, Pakistan’daki bazı banka müdürleri havale sistemi operatörlerine yasal müşteriler adına gerçekleştirilecek olan gerçek özel elektronik transferler satarlar.

İran’da, suçlular için tüm suç gelirlerini aklama işlemini denetleyen kişi olan kontrolör suçlulardan kirli parayı satın alır ve bunu muhtemelen deniz aşırı ülkelerdeki bir aile üyesinden gerçek bir transfer yapılmasını bekleyen yasal banka müşterisinin hesap detayları ile birlikte İngiltere’deki bir kolektöre verir. Kolektör daha sonra suç gelirini, küçük meblağlar halinde bankanın birden fazla şubesindeki yasal müşteri hesabına yatırır.

Bu şekilde, teknik şirinler yöntemine benzerdir. Kolektör para yatırma bordrolarını, nakdin transferi bekleyen müşteriyeödendiğini kanıtlamak için kontrolöre gönderir. Daha sonra transferin tamamlandığını bildirmek
üzere banka hesabı operatörü ile iletişime geçilir. Gişe memuru tarafından işlemin tespitini önlemek için şahsi para yatırmalar gittikçe boyut olarak daha da küçültülmektedir.

Teknik, bankaların hesaplarına para yatıran kişilerin kimliğini rutin bir biçimde sormamasına ve CCTV (kapalı devre televizyon) görüntüsünün rutin bir biçimde üst üste kaydedilmesine dayanır. Bu tip aklamanın tespitini zor hale getiren banka müşterisinin yasallığıdır.

FATF, bankaların üçüncü şahıs hesaplarına ödeme yapan mudilerin kimliğini tespit etmek için gerekli kontrollere sahip olmasını önermektedir. Aynı zamanda, bankalar müşterinin hesabının bulunduğu şube dışındaki şubelerde yapılandırılan veya yapılan olağandışı nakit para yatırmalara gözcülük etmelidir.

FATF’ya göre, olası "guguk kuşu yöntemi" faaliyeti ile ilgilenmek için aşağıdakiler önem arz etmektedir:

■ Bu para yatırmaların varlığı her zaman müşteri ile olan ilişkinin yeniden incelenmesi için sebep olarak kabul edilmez.

■ Suç gelirlerini aklamanın göstergesi olabilir, bu nedenle şüpheli faaliyet bildirimine tabi tutulmalıdır;

■ Emniyet birimlerinin mudi hakkında bilgiye ihtiyacı olacaktır, bu nedenle bankalar üçüncü şahıslar tarafından yapılan nakit para yatırmaları tespit etmeye çalışmalı ve güvenlik kamerası kayıtlarını saklamalıdır.

SUÇ GELİRİ AKLAMA YÖNTEMİ: SİRİNLER YÖNTEMİ (ŞİRİN BABA YÖNTEMİ)

Bildirim veya kayıt tutma ihtiyacının ortaya çıkmasını önlemek üzere bir işlem tasarlanması sürecine “şirinler veya parçalama ” adı verilir.

Parçalama veya şirinler yöntemi muhtemelen en çok bilinen para aklama yöntemidir. Birçok ülkede bir suç olup şüpheli işlem bildirimi düzenlenerek rapor edilmesi gerekir. Parçalamayla iştigal eden kişiler, aklayıcılar tarafından tutulan ve “şirinler” adı verilen ayakçılardır.

Bir bankadan diğer bankaya giderler ve bildirim eşiğinin altındaki meblağlarda nakit yatırırlar ve parasal araçlar satın alırlar.Şirinler yöntemi bankacılık, para havalesi ve kumarhane sektörleri de dahil birçok endüstride veya düzende uygulanabilir.

Örnekler

■ Bir müşteri büyük bir işlemi iki veya daha küçük parçalara ayırır. X Kişi nakit 18,000€ ile bir işlem gerçekleştirmek ister. Ancak, bu işlemin 10,000€ tutarındaki nakit eşik değerini aşacağını ve bir bildirim yapılması gerekeceğini bildiği için, üç farklı bankaya gider ve her birine 6,000€ yatırır.

■ Büyük bir işlem iki veya daha fazla kişi tarafından gerçekleştirilen iki veya daha küçük işleme bölünür. X Kişi 5,000€’luk bir para transferi göndermek ister, ancak ülkesinde fon transferlerinin bildirimi için 3,000€ veya daha fazla tutardaki eşik değerinin karşılanması gerektiğini bildiği için, 2,500€’luk bir para transferi gönderir ve arkadaşından da 2,500€ tutarında başka bir para transferi göndermesini ister.

■ Gerçek yaşamdan örnek: Isaac Kattan, görmüş geçirmiş ve saygın bir seyahat acentesi ve işadamıydı. İsrail başbakanına çok benzediği için kendisine “Begin” lakabı takılmıştı. Hernan Botero bir muhasebe ofisi işletiyordu ve şık bir oteli ve Medellin,Kolombiya’da birkaç bankada hissesi vardı. Botero aynı zamanda Medellin şehrinin gururu olan futbol takımında da kontrol hissesine sahipti. En iyi spor destekleyicilerinden
biriydi, bir ünlüydü. Alberto Barrera Güney Florida’da 400,000€’lık bir eve sahipti. Evde yüzme havuzu, pahalı Doğu halıları ve en son teknoloji elektronik cihazlar bulunuyordu. Ailesi bu evde kendisiyle birlikte Kolombiya göçmenlerinin konforlu hayatını yaşıyordu. Barrera evden kendisi için bankalara para yatıran bir “şirinler” takımını yönetiyordu. Kendisi Şirin Baba idi. Üç adamın her biri de istenen yere götürülebilirdi. Kurul toplantılarında ve ülke kulübünde rahattılar. Ve üçü de Kolombiya’nın uyuşturucu kartelleri için efsanevi suç geliri aklayıcılardandı: tüm Amerika’da kokain satışından elde edilen bir milyardan fazla doları gizleme, yatırma, transfer etme ve kullanma konularında uzmandılar.

Gangsterler, silahlı adamlar ve öldüren ve işkence yapan tetikçilerle dolu bir işte, suç geliri aklayıcıları farklı bir türdür. Suç geliri aklayıcıları görgülü toplumda uyuşturucu baronlarının temsilcileridirler. Başarılı olmak için zeki olmalı ve güven verici ve içten bir biçimde kendilerini rahatça ifade edebilmelidirler. Pahalı bir restoranda şef garsondan daha iyi bir servisin nasıl alınacağını bilirler.

Bu becerilerini ve kişisel özelliklerini, bankacılardan istediklerini almak için yaptıkları işte de kullanırlar. Kattan, tümü nakit olmak üzere yılda tahmini 500 milyon ABD doları kartel parasını aklamıştır. Ailesini Kolombiya’da tutuyor ve Miami şehir merkezine oldukça yakın bir yerde, dört lüks mülkünden çalışarak sakin bir yaşam sürüyordu. Burası yaşamak için son derece uygun bir yerdi. Şehrin uluslararası bankacılık merkezi cadde üzerinde frapan, cam duvarlı yüksek katlı gökdelenlerde bulunmaktaydı.

Değişik şehirlerden gelen kuryeler Kattan’ı dairesinde ziyaret edip para ile dolu kutular ve valizler bırakıyorlardı. Çantacılar uyuşturucu dağıtıcılarından gelen habercilerdi. Para Kolombiya’daki tedarikçilerine gönderilen ödemeydi. Kattan bir döviz alım satımcısı gibi çalışıyordu. Uyuşturucu satıcılarından gelen dolarları satın alıyor ve onlara dolar bedelinin kabaca %95’i tutarında pezo ödüyordu. Pezolar zaten Kolombiya bankalarındaydı ve uyuşturucu satıcıları tarafından buradan çekilebiliyordu. Miami’deki doları Kolombiya’da pezoya çevirmek Kattan’ın uzmanlık alanıydı. Para yatırmak için favori mekanı The Great American Bank of Dade County bankasıydı.

Bankadaki memurlara para işlem raporları (CTR) hazırlamadan yüklü mevduatları kabul etmeleri için rüşvet veriliyordu. Kattan kişisel servetini yatırmanın bir yolunu bulmalıydı. Bu yolu, Birleşik Devletler’deki mallar için dolar olarak kredi isteyen yasal Kolombiyalı iş adamları arasında buldu. Kattan bu işadamlarına ABD’deki tedarikçilerine ödemek üzere Miami’deki hesaplarından dolar olarak borç verecekti. İşadamları da daha sonra aldıkları kredileri Kattan’ın Kolombiya hesaplarına yatırmak suretiyle, kredi üzerinden faiz olarak bir para değiştirme yüzdesi ekledikten sonra pezo cinsinden yatırarak geri ödeyeceklerdi. Hernan Botero’nun faaliyetleri Kattan’ınkilerden daha küçüktü. Palm

Beach yakınlarındaki evinden çalışarak yılda yaklaşık olarak sadece 100 milyon ABD Doları akladı. Kolombiya’nın emniyet makamları Botero’nun Medellin kartelinin lideri olduğu iddia edilen Pablo Escobar’ın öncelikli suç geliri aklayıcısı olduğunu biliyordu. Botero grubu kokain ticaretinden elde edilen parayı aklamanın başka bir yolu olarak Florida’da gayrimenkule yatırım yapmak üzere offshore kurumları kullandı. Botero’ya 1980 yılında Birleşik Devletler’de dava açıldı. Davaya cevap geldiğinde o ülke dışındaydı. Yargılanmak için ABD’ye iade edilmesi beş yıl sürdü. Federal mahkemede alınan ifadelerde, Florida, Plantation’da Landmark Bank bankasının memurlarına ve çalışanlarına mevduatları kabul etmeleri için rüşvet verdiği ortaya çıktı. Para, Botero’nun paravanları tarafından neredeyse her gün getiriliyordu. Ara sıra Botero şahsen ortaya çıkıyordu. Mercedes Benz marka aracının bagajından içi para dolu çuvalları boşaltmak için bir el arabası kullanıyordu.

Botero bu banka üzerinde 57 milyon ABD doları aktarmaktan mahkum edildi. Para Landmark’tan Kolombiya bankalarının Miami hesaplarına aktarılıyordu. Buradan da, parayı Kolombiya’daki bankalara aktarmak basit bir işlemdi. Son adım, parayı Bogota’da bulunan dolar banka hesaplarına taşımaktı. Kolombiya yasaları pezo – dolar transferlerini 20,000 $ ile sınırladığı için, burada bunlardan çok vardı. Tüm sistem yoğun iş gücü gerektiriyordu. Memurlar Botero ve şirinlerinin, yüzde alan Kattan ve diğer bağımsız çalışanların aksine Escobar için çalıştığını farz ediyorlar. 1980’lerin başları itibariyle, federal Greenback Operasyonu ile Botero, Kattan ve diğerleri yakalandı, Florida bankaları büyük nakit para yatırma işlemleri hakkında endişeli ve bilgili hale geldi. CTR’lerin düzenlenmesi konusunda daha dikkatli olmaya başladılar. Rüşvet vermek için bankacı bulmak daha zor hale geldi. Risk çok yüksekti. 1983 yılında Greenback Operasyonu Barrera’nın işlemlerini ortaya çıkardı ve 16 şirini tutukladı. Şansına, Barrera o gün Kolombiya’daydı. Kattan ve Botero federal hapishanede 30 yıla mahkum edildiler ve şu anda bu hapishanelerde cezalarını çekiyorlar.

Yabancı “para simsarları” “banka hesabında şirinler yöntemi” olarak adlandırılan işlemi şu şekilde gerçekleştirmektedirler:

■ Yabancı bir para simsarı adına hareket eden “hesap şirini” gerçek ve sahte isimler kullanarak A Ülkesinde sayısız çek hesabı açar. Bazen, hesap şirini para simsarı tarafından kendisine verilen ölmüş kişilerin kimlik bilgilerini kullanır.
■ Para simsarları tarafından temin edilen fonlarla birlikte hesap şirini genellikle düşük dört haneli rakamlarda şüphe uyandırmayacak meblağlarla hesaplar açarlar.

■ Bankada şüphe uyandırmamak için para simsarları bazen hesaplara yasal bir hava kazandırmak amacıyla hesap şirinlerinin geçim masraflarını bu hesaplardan öderler.

■ Hesap açıldığı anda, hesap şirini alacaklı, tarih ve tutar satırlarını boş bırakarak yeni düzenlenen çekleri boş olarak imzalar.

■ İmzalanan boş çekleri, genellikle kurye yoluyla B ülkesindeki para simsarına gönderir.

■ Hesap şirini bu şekilde iki düzine kadar çek hesabı açabilir. Simsarlar için herhangi bir anda A ülkesindeki çek hesaplarının sayısının 20’nin üzerine çıkması nadir görülen bir durum değildir.

■ Para simsarları tarafından A ülkesinden B ülkesinin para komisyonculuk müşterilerine ihracat için ödeme yapmak üzere çekilen çeklerle boşaltılmadan önce çek hesaplarında genellikle sadece birkaç bin dolar birikir.

■ Bu hesapların yüzlercesinin B Ülkesindeki para simsarlarının kullanımına açılması her yıl on milyonlarca doların geçmesi olasılığının önünü açar.

7.02.2010

FUTBOL SEKTÖRÜNDE SUÇ GELİRİ AKLAMA

Futbol sektörünün büyüklüğü, hızlı para akışları ile birlikte futbol sektöründeki zayıflıklar hile, yolsuzluk, vergi kaçakçılığı ve suç geliri aklamayı (karapara gizlemeyi) beraberinde getirmiştir.

Mali Eylem Görev Gücü (FATF) "Futbol Sektörü Aracılığıyla Karapara Aklama" başlıklı raporu, futbolun gizli yüzünü ortaya koymuş ve futbol sektörü ile ilgili suç geliri aklama yöntemlerini belirtmiştir. 

Mali Eylem Görev Gücü (FATF) raporuna göre, son 20 yılda sadece eğlence veren bir sektör olmaktan çıkan futbol, küresel bir endüstri haline dönüştü. Futbolun artan iktisadi önemi de, sektöre yapılan yatırımları artırdı. Ancak bu durum, suç ekonomisi aktörlerinin (yer altı ekonomisi suçlularının)  futbolla ilgilenmesine yol açtı.

FATF'ın raporuna göre, futbolun yasa dışı faaliyetlerde kullanımına olanak veren zayıf yönler şunlardır:

1. Futbol pazarına girmek çok kolay. Girişte engeller ya yok ya da çok az.

2. Futbol sektöründen gelir elde edenlerin sayısının fazla olması: Uluslararası transferler ile televizyon ve sponsorluk gelirlerinin çok hızlı yükselmesi, futbolcu alım satımlarını, menejerlerin, sponsorların ve futbolla ilgilenen diğer kişilerin sayısını artırdı. Bu da para akışında hileli işlemlerin gizlenmesini kolaylaştırdı.

3. Menejerlik kurumunun birçok ülkede hala amatörce ve deneyimsiz kişiler tarafından yapılması.

4. Futbol kulüplerinin yasal yapısının, sınırlı sorumlu özel şirketlerden vakıflara çeşitlilik göstermesi. Kulüplerle ilgili yasal düzenlemelerin ya da denetimlerin yeterli olmaması veya hiç olmaması bu kulüplere sahip olmayı kolaylaştırıyor. Diğer taraftan stadyumların farklı işletmeler tarafından işletiliyor olması da hileli işlemlere olanak sağlayabiliyor.

5. Büyük hacimli işlemler yapılması: Özellikle uluslararası transfer piyasasında yapılan büyük hacimli işlemler, ulusal futbol organizasyonları tarafından kontrol edilemiyor. Uluslararası transferlerdeki para akışında vergi cennetleri de kullanılabiliyor.

6. Transfer bedellerindeki kontrolsüz artış: Futbolcuların transfer bedellerinin rasyonel olmayan ve kontrolsüz şekilde artması. Özellikle uluslararası transferler, karaparanın aklanması için çeşitli fırsatlar sunuyor.

7. Futbol kulüplerinin finansman gereksinimi: Sektörün büyümesine rağmen birçok spor kulübü hala finansal yönden sıkıntı çekiyor. Bu da kulüplerin şüpheli kişilerin para tekliflerini kabul etmesine neden oluyor. Futboldaki ''maçı kazanan bütün pazarı kazanır'' mantığı, 1 maç kaybedince gelirlerdeki azalma, kulüpleri, kara para aklayıcılarının hedefi haline getiriyor. Finansal zorluk içindeki kulüpler de, ''finansal doping''e gereksinim duyuyor.

8. Bazı oyuncuların sosyal zayıflığı: Özellikle genç ve deneyimsiz oyuncular, yanlış yönlendirildiklerinde kolayca şüpheli işlemlere konu olabiliyor.

9. Futbol yöneticileri; inşaat sektöründen futbol sektörüne girme eğilimi göstermektedir. Futbolun sosyal yönü: Futbol sektöründe yasa dışı işlemler çoğunlukla yetkililere bildirilmiyor.Taraftarlar, paranın kaynağını önemsemiyor. İnsanlar, kulübe para sağlayan başkanlara sempatiyle yaklaşıyor. Diğer yandan futbol kulübü sahibi olmak, suç dünyasından gelseler bile patronlara önemli bir sosyal statü sağlıyor. Bu statü, yerel idarecilerle de daha iyi ilişki kurulmasına katkıda bulunuyor. Örneğin bazı ülkelerde futbol kulübü yöneticileri çoğunlukla inşaat sektöründen geliyor.

Futbol sektöründe karapara (suç geliri) aklama amacıyla kullanılan yöntemler (SUÇ GELİRİ AKLAMA YÖNTEMLERİ) sırasıyla şunlardır:

1. Futbol kulübü sahipliği: Karapara aklayıcıları, futbol kulüplerini mükemmel bir karapara aklama aracı olarak görüyor. Nakit paranın döndüğü her sektörde olduğu gibi, futbol da, karapara aklamaya elverişli bir ortam sunmaktadır.

2. Futbol kulüpleri ve devlet ihaleleri: Futbol kulüpleri bazı durumlarda sosyal ilişkiler kurarak, devletten ihale alıyor. Örneğin Meksika'da profesyonel bir futbol kulübüne sahip bir işadamı, politikacılar ve kamu görevlileriyle ilişki kurarak, rüşvet yoluyla belirli kamu ihalelerini almıştı.Yine 2006'da İtalya'da önemli bir kulübe, karapara aklama amacıyla hisse senetlerini almak suretiyle yatırım yapılmış, ancak gazetelerde çıkan haberlerden sonra bu girişim başarısızlığa uğramıştır.

3. Transfer pazarı ve futbolcu sahipliği: Uluslararası transfer pazarı sürekli olarak genişliyor. Örneğin 2006 Dünya Kupasında ulusal takımlarda oynayan futbolcuların yarısı, kendi ülkelerinin dışındaki ülke liglerinde oynuyordu.Televizyon pazarının serbestleşmesi, özel televizyon ağlarının yaygınlaşması, spor kulüplerinin bütçelerinin, bu da futbolcu ücretlerinin artmasına neden oldu. Uluslararası futbolcu transferleri, vergi kaçırmaya, hatta bu işlemlerin içine gizlenerek hileli işlemlerde bulunmaya ve karapara aklamaya olanak veriyor. Transfer bedelleri de olduğundan yüksek gösterilebiliyor. FİFA'ya kayıtlı 4 binden fazla futbol acentesi olmasına rağmen, bunların faaliyetleri konusunda herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır.

4. Futbolculara transferlerde ücret dışında ödeme yapılması: Bu ödemeler (ev, araba v.b) da işlemlerin saydamlık dışı kalmasına neden olmaktadır.

5. Bahis oyunları: Bu oyunlar spor için önemli bir kaynak. Ancak bahis oyunlarıyla, spor faaliyetlerinde maç sonuçları ayarlanabiliyor, değiştirilebiliyor. Bu hem yasa dışı süreçlere neden olmakta, hem de karapara aklama amacıyla kullanılabilmektedir.

6. Bahis oyunlarında internetin kullanılması da para aklama riskini artırıyor. Örneğin 2008 yılında Asya'da Interpol'un dahil olduğu yasa dışı bir futbol bahsinde 1300 kişi tutuklandı. Bu olayda 16 milyon dolar nakit para ele geçirilirken, yapılan işleminin parasal boyutunun 1,5 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir.

7. İsim hakları, sponsorluk ve reklam düzenlemeleri: Dünyaca tanınan futbolcular, imaj hakları ya da marka olan isim hakları için genellikle yurt dışında kayıtlı bir işletmeye sahip oluyor. Bu da onlara vergi kaçırma, hatta bazı durumlarda karapara aklama olanağı sağlamaktadır.

8. Yasa dışı insan trafiği: Özellikle Afrika ve Latin Amerika ülkelerinden genç oyuncuları, uluslararası transfer gibi gösterilip, futbol kulüplerince Avrupa'ya sokulabilmesi.

9. Yolsuzluklar: Kumar gelirlerinin elde edilmesi için maç sonuçlarının organize edilmesiyle kulüplerin lig sıralaması bile değişebiliyor.

10. Doping ilaçları: Yasak olmasına rağmen futbolcular doping ilaçları kullanabiliyor. Bu ilaçlar son dönemde internetten kolaylıkla elde edilebilmektedir.

Kaynak:

http://www.fatf-gafi.org/dataoecd/7/41/43216572.pdf